Miyom Tedavisi İstanbul

Miyom Tedavisi İstanbul

Rahim içerisinde ya da çevresinde ortaya çıkan miyomlar, kanser olmayan kas yumağı formundaki iyi huylu tümörlerdir. Tıp literatüründe fibroid veya leiomiyoma olarak adlandırılan bu kitleler rahim kaslarının anormal bir şekilde büyümesi durumunda ortaya çıkar. Rahmin duvarında gelişen miyomlar tek oluşabileceği gibi küme halinde de görülebilir.

Miyomlar kanama, adet düzensizliği, cinsel ilişki sırasında ağrı ve karın büyümesi gibi belirtilerle ortaya çıkar. Tedavi kapsamında miyom embolizasyonu sıklıkla tercih edilse de miyomektomi ve histerektomi de uygulanmaktadır. Belirtiler görülmeye başladıktan sonra tıbbi yöntemlerle ya da cerrahi prosedür uygulanarak alınması gerekir.

Miyom Nedir?

Miyom; kadınların rahminin düz kaslarında genellikle doğurganlık döneminde ortaya çıkan kanser olmaya iyi huylu tümörlerdir. Rahim duvarı içerisinde bağ ve kas dokusunda meydana gelen miyomların büyüklükleri insan gözüyle ayırt etmesi zor olan boyutlardan rahmin formunu bozacak büyüklüğe kadar değişiklik gösterebilir. Rahim miyomları tek olarak gelişebileceği gibi küme olarak da ortaya çıkabilir.

Miyom oluşmasına neden olan faktörler bilimsel anlamda kesinliğe ulaşmasa da obezite, genetik faktörler, hormon değişimleri, erken başlayan ergenlik ve yaş gibi unsurların etkisi bulunmaktadır. Bazı kişilerde herhangi bir belirti göstermeden ortaya çıkan miyomlar genellikle pelvik ağrı, adet döneminin uzaması, karın büyümesi, ağrılı cinsel ilişki ve şiddetli regl kanaması gibi belirtiler gösterir.

Miyom rahmin içerisinde gelişip kalabileceği gibi rahmin dışına ya da iç boşluğuna doru büyüyebilir. Nadir olarak rahmin iç boşluğuna doğru ilerleyen miyom, rahim ağzına ulaşabilir hatta vajina içine kadar gelişim gösterebilir. Rahmin dışına doğru büyüyen miyom oldukça nadir rastlanan bir durumdur. Rahimden kopan miyom dokusu karnın iç kısmından diğer organlara geçebilir.

Miyom Neden Olur?

Rahmin kas dokusunun anormal büyümesi nedeniyle ortaya çıkan miyomlar genellikle şu faktörlerin etkisiyle oluşur:

  • Genetik Faktörler: Ailesinin sağlık öyküsünde miyom olan bireylerde miyomun oluşma riski bulunmaktadır. Bu bakımdan genetik, miyoma neden olan faktörler içerisinde önemli bir yere sahiptir.
  • Obezite: Yüksek kiloya sahip olan bireylerde ortaya çıkan obezite vücutta; yağ yüzdesinin artması, bel ve kalça çevresi, vücut kitle endeksi, vücut yağ yüzdesi, bel-boy oranının artmasını ifade eder. Tüm değerlerin değişim göstererek artması rahimde miyom oluşunu tetikleyebilir.
  • Hormon Değişimleri: Kan seviyelerinde progesteron ve östrojen hormonun yüksek düzeyde olması miyom oluşumunu tetikleyen ciddi bir faktördür. Menopoz sonrasında bu hormonlar azaldığı için miyomlarda küçülme görülür.
  • Yaş: Miyom, genel olarak yaşı 30-40 aralığında olan kadınlarda daha fazla görülür. Yaş ilerledikçe menopoz etkisiyle azalma gösterir.
  • Erken Başlayan Ergenlik: İlk adet kanamasını 11 yaşından önce yaşayan kadınların ileriki dönemlerinde rahim oluma riski artar.
  • Hücre Dışı Matriksler: ECM olarak tanımlanan hücrelerarası maddeler yapı bakımından değişim göstererek miyom oluşumuna neden olabilir.
  • Kafein ve Alkol Kullanımı: Çok fazla kafein içerikli gıda ve alkol tüketim miyom oluşumunu tetikleyebilir.
  • Kırmızı Et Tüketimi: Kırmızı etin yoğun bir şekilde tüketilmesinin miyom oluşumuna etki ettiği yapılan çalışmalar doğrultusunda ortaya konmuştur. Bu bakımdan miyom riskinin azaltılması için kırmızı et tüketimi sınırlandırılmalıdır.

Rahminde miyom oluşma riski bulunan kişilerin yukarıda verilen tetikleyicilere karşı önlem alması önerilir.

Miyom Kimlerde Ortaya Çıkar?

Miyom; üreme döneminde olan her 9-10 kadından ikisinde, 40 yaşın üzerindeki kadınlarda ise her 2 kişiden birinde görülmektedir. En sık miyomun görülme yaş aralığı 35-45’tir. Ergenlik dönemi öncesindeki bireylerde ve genç kızlarda ortaya çıkma olasılığı oldukça düşüktür. Menopoz döneminden sonra gerileme gözlemlenebileceği gibi tamamen kaybolabilir.

Miyom görülme olasılığı doğum sayısı arttıkça azalmaktadır. Bu bakımdan hiç doğum kadınlarda miyom görülme riski doğum yapan kadınlara kıyasla daha fazladır. Genellikle miyom oluşumunu ve gelişimini tetikleyen faktör östrojen hormonudur. Östrojen hormon seviyesi yüksek olanlarda, obezite hastalarında ve kilolu kişilerde daha sık miyom görülür.

Miyom Hangi Belirtilerle Ortaya Çıkar?

Rahimde ortaya çıkan miyomlar çoğu zaman herhangi bir belirti göstermez, rutin sağlık kontrollerinde tespit edilebilir. Bu miyomlar asemptomatik miyom olarak tanımlanır. Bazı miyomlar ise farklı belirtilerle ortaya çıkarak kişinin yaşam kalitesini olumsuz yönde etkileyebilir. Genellikle görülen belirtiler şu şekildedir:

  • Uzun süre boyunca devam eden ağrılı ve şiddetli regl kanamaları
  • Adet kanamasının yoğun olmasına bağlı kansızlık
  • Pelvik bölgede ağrı
  • Cinsel ilişki sırasında ağrı hissi
  • Karın büyümesi
  • Sık aralıklarla idrara çıkma
  • Kasık-bel ağrıları
  • Kabızlık
  • Adet döngüsünde düzensizlik
  • Kronikleşen vajinal akıntı

Yukarıda verilen miyom belirtileri östrojen ve progesteron hormonu seviyesi düştükçe azalır. Menopoza girdikten sonra belirtiler genellikle kaybolur.

Miyom Hamilelik Sürecinde Hangi Belirtileri Gösterir?

Anne adayının hamilelik sürecinde rahimde miyom varsa genellikle herhangi bir belirti vermez. Fakat miyoma bağlı gelişen kişiyi en çok rahatsız eden şikayet ağrıdır. Hamilelerin 10’da biri genellikle ağrı sebebiyle tedaviye alınır ya da hastanede gözlem altında tutulur. Ağrının ana kaynağı miyom dokusu boyutunun büyümesi ve yapısının bozulmasıdır.

Miyom varlığına bağlı olarak hamilelik sürecinde meydana gelebilecek diğer sorunlar şu şekilde sıralanabilir:

  • Erken su gelmesi ve erken doğum
  • Gebeliğin düşükle sonlanması
  • Plasenta previa olarak tanımlanan plesantanın rahim ağzına yakın bir şekilde yerleşmesi
  • Bebekte gelişim ve büyüme geriliği
  • Gebelik zehirlenmesi
  • Hamilelikte yüksek tansiyon
  • Plasentanın bulunduğu yerden ayrılması ya da kanama
  • Bebeğin doğumda ters gelmesi
  • Doğumdan sonra şiddetli kanama ve doğumun zor olması
  • Saplı bir miyom türünün sap kısmının burulması durumunda şiddetli ağrı

Hamilelik öncesinde miyom teşhisi konulmuşsa tedaviye gebelik öncesinde başlanması tavsiye edilir. Hamilelikten sonra bu belirtilerin yaşanması halinde doktora başvurulmalıdır.

Miyom Teşhisi Nasıl Konulur?

Genellikle miyomlar rutin jinekolojik muayeneler esnasında tespit edilir. Buna ek olarak MR ve ultrasonografi, miyom tanısı konulmasında sıklıkla kullanılan görüntüleme yöntemleri arasında yer alır.

  • Manyetik Rezonans (MR): Miyomların yerleşim durumu, sayısı ve tipleri MR yöntemiyle belirlenir. Aynı zamanda miyomların gelişip büyümesine bağlı değişikliklerin tespit edilmesinde sıklıkla kullanılır. Doğruluk oranının yüksek olması, miyom içerisindeki kistik dokuların gösterilmesi için de öngörüde bulunulur. Embolizasyon işleminden sonra miyomların ne kadar küçüldüğünü belirlemek için kullanılır. Miyomların teşhis edilmesinde ultrasonografiden daha kapsamlıdır.
  • Ultrasonografi: Miyomların sayısı, rahim içerisindeki yerleşim durumu ultrasonografi yöntemiyle rahatlıkla teşhis edilir.

Bu görüntüleme yöntemlerinden sonra kadın doğum uzmanı tarafından hastanın genel sağlık durumu değerlendirilir ve ek testler istenebilir. Miyom teşhisi konulması durumunda hastaya uygun tedavi planı hazırlanır.

Miyom Tedavisinde Kullanılan Tıbbi Yöntemler Nelerdir?

Miyom varlığı tespit edilse de herhangi bir rahatsızlığı ve şikayeti olmayan kadınlara tedavi uygulanmaz. Şikayet olması durumunda tıbbi ya da cerrahi yöntemlerle tedavi planı hazırlanır. Tıbbi tedavi yöntemleri kişinin yaşadığı şikayetleri gidermek için tercih edilir, miyomları tamamen ortadan kaldıran herhangi bir tıbbi yöntem ya da ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Miyom tedavisinde kullanılan tıbbi yöntemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Ağrı Kesiciler: Adet kanaması yüksek olan kişilerde miktarı azaltmak, kramp benzeri kasık ağrılarını önlemek için kullanılır.
  • Vitamin ve Demir: Miyom kaynaklı kanama bozukluğu de düzensizliğinin giderilmesi için multivitamin ve demir ilaçları uygulanır.
  • Hormon İçerikli Spiral: Her gün belli oranda hormon salgılayan spiraller yerleştirilerek kanama düzeyi ve buna bağlı gelişen ağrı, kansızlık durumları kontrol altına alınabilir. Bu yöntem koruma uygulamalarından biri olduğu için 6-12 ay içerisinde hamilelik planı olmayan hastalara önerilir. Aynı zamanda spiralin hasta için uygun olabilmesi için miyom rahim boşluğuna doğru ilerlememiş olması önemlidir.
  • Doğum Kontrol Hapı: Koruma kapsamında yer alan ilaçlar adet kanamasının miktarını azaltırken kansızlığı ve ağrıyı engeller.
  • İğne: Hamileliğe karşı koruyan iğneler içeriğinde bulunan progesteron hormonu sayesinde kanama düzeyini azaltır.
  • İmplant: Kolun iç kısmına yerleştirilen implantlar her gün belirli düzeyde hormon salgılayarak gebeliği engeller. İçeriğinde yer alan hormonun etkisiyle kanama seviyesi azaltılırken buna bağlı gelişen kramp ve ağrı önlenir. Küçük bir cerrahi müdahaleyle kişiyi 3 yıl süresince gebelikten korur.
  • Menopoz İğnesi: GnRH agoist olarak tanımlanan iğneler uygulandıktan sonra kadınlarda geçici süreyle menopozun gelişmesine neden olarak miyom kaynaklı şikayetlerin tedavisinde yapılır. 3 ay aralıklarla ya da ayda bir şekilde uygulanarak miyom dokusunun küçülmesinde ve kanamanın azalmasında etkilidir. Miyomları kalıcı olarak küçültmede etki etmez, ilaç tedavisi bırakıldıktan sonra miyomlar tekrar büyür. Bu bakımdan menopoz iğneleri cerrahi tedavi planı yapılan hastalarda operasyon öncesi destek tedavisi olarak uygulanabilir. 6 aydan uzun süre uygulanan iğneler kemik erimesine yol açabileceği için uzun süre uygulanması önerilmez.
  • Pıhtılaşma Artırıcılar: Kanın pıhtılaşmasını artırıcı etki göstererek adet kanamasını azaltan antifibrinolitik içerikli ilaçlar kullanılır. Hızlı bir şekilde kanama seviyesini azalttığı için hormon içeren ilaçlar gibi uzun süre kullanılmaz. İçeriğinde hormon bulunmaz, bu nedenle kanama çok fazlaysa ya da kanama olduğunda kullanılır. Doğum kontrol haplarıyla antifibrinolitik ilaçların aynı zamanda kullanılması önerilmez. Kalp krizi, inme ve kanın damar içinde pıhtılaşması gibi risklerin artmasına yol açabilir.

Yukarıda anlatılan tıbbi tedavi yöntemleri yalnızca miyomların yol açtığı şikayetleri hafifletmek ve ortadan kaldırmak için kullanılır.

Miyom Tedavisinde Kullanılan Cerrahi Yöntemler Nelerdir?

Miyomların cerrahi yöntemlerle alınması için miyomektomi ya da histerektomi operasyonları yapılmaktadır. Ameliyatsız miyom tedavisi ise miyom embolizasyonu olarak tanımlanır.

Myomektomi

Myomektomi operasyonu; miyomun konumuna bağlı olarak gerçekleşir. Rahim açıldıktan sonra miyomların yerleri saptanır ve rahmin kas tabakasından temizlenerek çıkarılır. Myomektomi açık ameliyatla yapılabildiği gibi robotik ve laparoskopi yöntemleri kullanılarak kapalı ameliyat yapılabilir.

Myomektomi sırasında cerrahın amacı; semptomlara ve şikayetlere yol açan miyomları temizleyerek rahmi yeniden düzenlemektir. Sadece miyomlar alınarak rahmin diğer bölgelerine işlem yapılmaz.

Histerektomi

Histerektomi, farklı cerrahi yöntemler kullanılarak rahim dokusunun çıkarılması işlemidir. Ameliyat kapsamında hangi yöntemin uygulanacağı hastanın kilosu, durumu, tercihi ve doktorun görüşüne bağlı olarak değişiklik gösterir.

Laparoskopik yöntemde karından küçük kesiler açılarak rahim alma operasyonu uygulanır. Vajinal histerektomide laporoskopi kullanılarak ana bağlar temizlenir. Ek olarak vajina açıklıktan yapılan histerektomi yöntemleri de bulunmaktadır. herhangi bir kesi açılmadan vajinal kanaldan rahim alınır.

Yalnızca laparoskopi yapılarak karın yüzeyinde biraz geniş delik açılarak rahim özel torbalarla da çıkartılabilir. Morselasyon yani dokuların parçalanarak çıkarılması söz konusu olabilir. Histerektomi yöntemlerden biri de standart operasyon olarak tanımlanan açık ameliyattır.

Histerektomi uygulanan kişilerde üreme fonksiyonu ve adet kanaması sona erer. İşlem sırasında rahim yapılarına ek olarak fallop tüpleri ve yumurtalıklar da alınabilir. Uygulanan prosedür, hangi yöntemi kullanılacağı kişiden kişiye değişiklik gösterir.

Miyom Embolizasyonu

Miyom embolizasyonu, anjiyo yöntemiyle miyomların beslendiği damarları tıkayarak yapılan ameliyatsız işlemdir. Ameliyatsız miyom tedavisi girişimsel radyoloji yani görüntüleme tekniğiyle lokal anestezi altında yapılır. İşlem sırasında solunum, kan basıncı, kan oksijen seviyesi ve kalp atış hızı sürekli izlenir.

Anjiografi yöntemiyle kasık bölgesindeki atardamarlara girilerek çok ince formda katater yerleştirilir ve rahmi besleyen damarlara doğru ilerletilir. Tıkanacak damarın bulunması için katater içerisinden kontrast madde enjeksiyonu yapılır. Sonrasında miyomların damarlarının tıkanması için küçük tanecikler enjekte edilir. Görüntüleme işlemleriyle damarların tıkalı olup olmadığı kontrol edilerek katater çıkarılır.

Hızlı iletişim
İletişim Bilgileri
Whatsapp
İletişim Numarası 0533 091 94 81